İzmir’deki Kadınların Savaşa Karşı Barışı Savunuyoruz Form’unda”Kadınların tutum belgesi”hazrılandı.
Emperyalist güçlerin küresel boyutta kendi rantı için kendine hizmet etmeyen tüm kesimleri çeşitli
yöntemlerle yok etme pratikleri yakın tarihimize baktığımızda Afganistanda, Ukraynada, Ortadoğuda
sıcak savaşla hız kesmeden devam ediyor. Bombayla, kanla, katliamla devam eden sıcak savaşın
yanında ahtapot gibi toplumu kuşatmış olan soğuk savaşı teşhir etmek ve bunlarla mücadele etmek
biz barış kadınlarının vazgeçilmezidir.
Savaş gerçeği yaşamlarımızı rehin alıp bizleri nefes dahi alamayacağımız bir ortama sürüklüyor.
Savaş bizden çok uzakta değil, savaş, artık İzmir’de evimizde, yürüdüğümüz sokaklarda,
gidemediğimiz pazarda, alamadığımız kıyafetlerde, her gün artan zamlarda, hayatlarımızın tam orta
yerinde.
Gençleri uyuşturucu bağımlılığı ve emeksiz kolay yoldan para kazanma yöntemlerine teşvik ederek
itibarsızlaştırma, insani değerleri ayaklar altına alma, insanları temel ihtiyaçlarından mahrum bırakarak
açlıkla terbiye etme, sosyal yoksunluk yaratarak travmalara maruz bırakma, kadın yoksulluğuyla kadın
emeğini hiçe sayma, kolluk güçlerini kullanarak korkutma, intihara sürükleme, tutuklama baskısıyla
yerinden yurdundan etme, engelli vatandaşları görmezden gelerek değersizlestirme, mültecileri
düşmanlaştırma, ırkçılığı körükleme, cezaevlerinde çıplak arama, süngerli oda…gibi insanlık dışı
uygulamalar ve sayamayacağımız birçok hak ihlali savaşın en yakıcı yanlarıdır.
Erkek egemen zihniyetin ürünü olan bu savaşlar, en çok kadın ve çocuklara zarar veriyor. AKP
iktidarının uzunca bir süredir içeride ve dışarıda sürdürdüğü bu savaş politikalarının sonucunda,
bütün kadınlar farklı farklı etkilere maruz kalıyorlar.
Tekçi iktidarını pekiştirmeye çalışan saray, yaşanan acıları, maruz kalınan şiddeti görünmez kılmaya
çalışarak başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere, binlerce insanı yerinden yurdundan ediyor.
İnsanların barınma, sağlık ve eğitim hakları yok sayılıyor.
Bölgede, yürütülen operasyonlar ile sivil insanların katledilişi, kayyum politikaları ve halka uygulanan
özel savaş politikalarıyla halkı sindirmeye çalışırken, batıda da milliyetçi, şovenist dalgayı
körükleyerek baskı, korku ve şiddet atmosferini daha da yoğunlaştırıyor.
Dünyadaki tüm savaş dönemi örneklerinde olduğu gibi savaş politikaları, bölgede ve Batı’da kadın ve
LGBTİ+lara yönelik baskı, şiddet, taciz ve tecavüzün, çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarının
artmasına sebep oluyor.
İktidarın yıkım politikaları bir yandan devam ederken, diğer yandan işçi ve emekçilerin en temel
kazanılmış haklarına yönelik saldırılar da artıyor. Mecliste bir gecede kabul edilen torba yasalarla
güvencesiz ve emeklilik hakkı tanımayan; özel istihdam büroları aracılığı ile işçi kiralamayı sağlayan
kölelik düzenini yasallaştırılıyor. Bu yasalarla bir taraftan kürt halkının imha politikalarını diğer
taraftan işçi ve emekçileri köleleştiren politikaları meşrulaştırarak, sermaye nezdinde kendi iktidarını
sağlamlaştırmaya çalışıyor.
Aynı iktidar rant için HES’lerle dereleri kurutuyor, yangınlarda gerekli önlemleri almayarak ormanların
yok olmasına göz yumuyor. Şırnak ve benzeri yerlerde yakamadıkları ağaçları kesip satıyor. İklim
krizini hiçe sayıyor, göller ve kuş cennetlerini kurutuyor, Hasankeyf, Salda Gölü, Kaz dağları ve daha
başka bir sürü doğa alanlarını yabancı madencilere peşkeş çekiyor.
şte bu nedenlerle, biz kadınların bu savaş politikalarına karşı, kadına ve LGBTİ+’lara yönelik şiddete,
tacize, tecavüze, makbul kadın politikalarına, ekolojik talana karşı yılların mucadelesiyle yükselen bir
direnişi var.
Ve bugün de biz İzmirli kadınlar olarak, erkek egemen sistemin bu savaşına, bu zulmüne, bu
saldırılarına karşı onurlu bir direnişi ve onurlu bir barışı nasıl inşa edeceğimizi konuşacağız.
Bugün yani 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde biz kadınların alacağı tavrı sizlerle paylaşıyoruz;
Önümüzde bir seçim var, seçim sürecinde ve seçimden sonra nasıl bir hükümet kurulursa kurulsun,
kadınların ve LGBTİ+’ların yaşamını, hükümetlerin şu veya bu şekildeki günlük çıkarlarıyla heba
edilemeyecek kadar önemli buluyor ve seçim malzemesi olmasını red ediyoruz.
Bizler,
Yerel ve küresel barış çabalarıyla ortaklık ve dayanışma içinde olacağız…
Bulunduğumuz her alanda kadınlarla yan yana gelerek kadını ve barışı her zeminde konuşulur
kılacağız.
Evinde pazara gidemeyen ay sonunu zar zor getiren kadınların evine yansıyan savaş politikalarını
konuşacağız.
Savaşı başlatıp kadınları mülteci olmaya ve milliyetçilerin hedefine oturtanlara karşı mülteci
kadınlarla yan yana geleceğiz.
Fındık toplayan, pamuk toplayan ,çay toplayan ellerle bir araya geleceğiz.
Savaşın akademiye, bilime zararlarını ve ekolojik talanını birlikte durduracağız.
Savaşın açtığı yaralarımızı birlikte saracağız.
Savaşa ve şiddete karşı barışı inşa etmenin yollarını ortaklaştıracağız.
Bu vesileyle tüm kadınları çalışmalarımızı büyütmeye çağırıyoruz. Gelin barışı hep birlikte inşa
edelim.
İZMİR TJA yapımız ve İzmir Kadın Örgütleri