Savaşa Karşı Barışı Savunuyoruz!
Dünyanın gözü önünde büyük bir soykırım gerçekleşiyor fakat dünya kınamak dışında bir şey yapmıyor. Filistin ve Rojava’da tüm yaşam alanları bombalanıyor, halkın temel gereksinimler olan suya ve elektriğe erişim hakları ihlal ediliyor ve siviller barbarca katlediliyor.
Rojava ve Filistin’de halklar topraklarının işgalini kabul etmiyor ve direniyorlar. İşgale karşı sivilleri katleden, sürekli katliamlar yapan ve terör icra eden bu devletlere dünyanın sessiz kalması kabul edilir değildir. İsrail savaş uçakları Gazze’deki El-Ehli Baptist Hastanesi’ni hedef alarak binlerce sivili dünyanın gözü önünde katletmiştir. Bu katliamların günlerdir devam etmesine rağmen hegemon devletlerin bunu engellemek yerine görmezden gelmeleri devletlerin ikiyüzlülüğünü bir kez daha gün yüzüne çıkarmıştır. Adeta her türlü suç karşısında kendi çıkarları nedeniyle faşizmi dokunulmaz kılmaya çalışan bir sistem işletilmektedir. Bu sistem küresel çapta medya organlarından hükümet ve parlamentolara ve birçok kurum ve kuruluşa uzanmaktadır.
Filistin’e yapılan saldırılara paralel olarak Kürtlerin yaşadığı kamplara ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar da devam etmektedir. Türkiye’nin hemen hemen her gün Kürdistan topraklarını bombalaması görülmemekte görmezden gelinmektedir. En son sivil halkın yaşadığı Mexmur kampına yönelik saldırısı nedeniyle Dilovan İşlek isimli bir Kürt genci daha hayatını kaybetti. Biliyoruz ki bu saldırılar halkların çıkarına değil; devletlerin, sermayenin çıkarına hizmet etmektedir. Rojava’ya yönelik bu saldırılar eşitlik, özgürlük ve demokrasi talep edenlere karşıdır. Saldırılarla Rojava’da hayat bulmuş Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü paradigmanın hedef alındığı aşikârdır. Rojava’daki mücadele uzun yıllardır kadınlara ve tüm halklara umut ve ilham olmuş bir mücadeledir. İŞİD barbarlarına karşı kadınların özgürlük mücadelesi dünyanın başına bela olmuş İŞİD barbarlarının sonunu getirmiştir. İktidar burada bu paradigmaya ve kadınlara karşı bir düşman hukuku yürütmektedir.
Bilinmelidir ki Filistin’de yaşanan soykırıma ses çıkarıp Rojava ya yönelik saldırılara ses çıkarmamak ikiyüzlülüktür. Savaş nerde olursa olsun tüm halkların buna karşı net duruş sergilemesi gerekmektedir. AKP-MHP faşizmi kendi yaptığı katliamların üzerini içi boşalmış çürümüş politikaları ile örtemeyecektir. Savaş ve katliam faşist iktidarıcı devletleri besler, halklar için ise ölüm acı yokluk ve kıyımdır.
Tevgera Jinên Azad (TJA)