Kadın Kırım Politikalarına Karşı Yılmıyoruz Alanları Boş Bırakmıyoruz

BASINA VE KAMUOYUNA

 

Kadın Kırım Politikalarına Karşı Yılmıyoruz Alanları Boş Bırakmıyoruz

16 Ekim Cumartesi günü, TJA ve DBP Kadın Meclisi öncülüğünde “Irkçılığa ve Cinsiyetçiliğe Karşı Zaman Kadın Özgürlük Zamanıdır” şiarıyla mitingimizi büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik. Büyüyen kadın mücadelesi karşısında iktidar güçlerinin takındığı boyun eğdirme, sindirme ve bastırma politikası mitingimiz için başvuru yaptığımız ilk andan itibaren çok yönlü saldırı ve yasaklarla devreye sokuldu. Ülkemiz tecrit politikaları sonucu derin bir kaosa sürüklenmişken bu hakikati dile getirmek yasa dışı sayılıp sloganlarımızı haykırmamız engellendi. Erkek egemen sisteme karşı kadının başkaldırısını ifade eden şarkılarımızın söylenmesi yasaklandı. Kadınların, alanları renkleriyle süsleyen pankartları sudan bahanelerle engellenerek miting alanına alınmadı.

Baskı ve yasaklarıyla sınır tanımayan kolluk güçleri miting günü kadınların iradelerini kırma adına akıl almaz uygulamalara başvurdu. Cezaevlerinde uygulamaya koyduğu ince arama yöntemlerini Kürdistan’a reva gören ve tüm ülkeyi açık cezaevine dönüştürmek isteyen iktidar, sözde “güvenliğinizi sağlıyoruz” bahanesiyle alana gelen kitleye işkenceye varan uygulamalarını devreye koydu. Hükümetin izlediği yanlış pandemi politikaların sonucu olarak ülkemizde düşmeyen vaka sayıları ortadayken sağlığı koruma adı altında dayatılan HES kodu kontrolü tam bir işkenceye dönüştürüldü. Kontrol esnasında alana konumlandırdığı cemırlarla internet bağlantısını keserek kadınların saatlerce ayakta ve güneş altında bekletilmeleri, asıl dertlerinin sağlığı koruma olmadığını açık bir şekilde gözler önüne serdi. Bölge illerinden gelen kadınlar, vazgeçirilmek istenerek üç ayrı arama noktasında ince aramadan geçirildi. Kadınlar iç çamaşırlarına kadar arandı, ayakkabıları çıkartıldı. Tacize varan aramalarda kadınların kişisel eşyalarına el konularak hukuka ve insan onuruna aykırı muamelelerle yıldırılmaya çalışıldı. Bu uygulamaya itiraz edenlere de “beğenmezsen gidersin” denilerek hakarete varan yaklaşımların sergilendi. Yine, Avukatlık Yasası gereği, üstünün aranmasını istemeyen Rosa Kadın Derneği avukatlarından Elif Tirenç İpek darp edilerek gözaltına alındı.

Slogan ve pankart yasaklarıyla yetinmeyen kolluk güçleri analarımızın taktığı yazmalara bile müdahale ederek sudan bahanelerle rastgele gözaltılar gerçekleştirerek mitingimizi sabote etmeye çalıştılar. Üç noktadan ince aramadan geçirilmesine rağmen analarımızın taktığı yazmaları ve renklerini “yasa dışı” ilan ederek büyük fedakârlıklarla alana gelen analarımızı darp ederek gözaltı işkencelerini yaşattılar. Din ve analık üzerine siyaset yapanlar, mitinge gelen Barış Annelerini gözaltına alarak camiye götürdü. Bu uygulamaları teşhir edenleri ve tepki gösterenleri ise hedef gösterip tek tek fotoğraflarını çekerek yarattıkları korku iklimiyle susturmaya ve iradesizleştirmeye politikaları yürüttüler.

Mitingimizde daha çok sıralayabileceğimiz çok sayıda hukuksuz ve keyfi uygulamalarla karşı karşıya bırakıldık. Haftalar öncesinden resmî başvurusu yapılmış ve yasal izin alınmış bir gösterinin nasıl illegalize edildiğini faşizan uygulamalarla bir kez daha deneyimledik. Sesten, ifadeden ve konuşmadan ne denli korku duyulduğunu konuşmalar ve sloganlar esnasında yükseltilen müziklerde gördük. Sanatçı Devrim Demir’in seslendirdiği “Tu Kî Yî” şarksı yasaklandı, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz’in Sayın Öcalan üzerindeki tecride karşı yaptığı konuşması, müziğin sesi yükseltilerek kesilmek istendi.

Başvurular esnasında resmî muhatap olarak kabul edilen Tertip Komitesini dikkate almayan yetkililer, yasallık kılıfına sığınan güçlerin yetki alanlarını keyfi kullanmaları demokrasi tarihinin utanç tablosuna yeni bir tanesini daha ekledi. Bu yıldırma uygulamaları, rejimin Kürt’e ve kadına yaklaşımını özetleyen bir tutumunu ortaya koydu.

Bizler özgürlüğü haykıran ve elleriyle ören kadınlar olarak “Zaman Kadın Özgürlük Zamanıdır” diyerek tüm baskılara rağmen kararlı duruşumuz ve örgütlü irademizden vazgeçmeyeceğimizi alanlarda haykırdığımız sloganlarımızla ortaya koyduk. Kadının gücü karşısında yaşanan bu korkuyu anlıyoruz ve ayakta duracak dayanağı kalmayan hükümetin kendini bu tarz yasa dışı ve keyfi uygulamalarla yaşatmaya çalıştığını görüyor ve haykırıyoruz.

Mitingimizde analarımız başta olmak üzere özgürlük talep eden kadınlara dönük tüm keyfi ve işkenceye varan uygulamayı kınıyor hesabını hukuk ve demokrasi rejimini kurarak soracağımızı belirtiyoruz! Bu saldırılar sadece bize değil; özgürlük ve eşitlik isteyen tüm kadınlara yapılmıştır. Bu saldırılar, İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyen kadınlara, bu saldırılar iradesini erkek iktidarlara teslim etmek istemeyen kadınlara yapılmıştır, bu saldırılar kadın katliamlarına karşı ses çıkaran kadınlara yapılmıştır. Özgür Kadın Hareketi olarak; buradan tüm kadınlara da çağrıda bulunuyoruz; kadın dayanışmamız ve gücümüzle erkek iktidarına karşı hep birlikte mücadele edelim.

Burada yeniden ifade ediyoruz; baskılarınız karşısında geri adım atmayacağız! Teslim alma politikalarınıza boyun eğmeyeceğiz! İrademize dönük gerçekleştirilen tüm saldırılara karşı örgütlü gücümüzü büyüterek cevap olacağız!

18.10 2021

Tevgera jinên Azad ( TJA)

You may also like...