Basına, Kamuoyuna ve Bütün Kadınlara…
Türkiye ve Kürdistan’da devlet eli ile halklara, kadınlara, gençlere, çocuklara, doğaya yaşatılan saldırı politikaları her geçen gün yaşam hakkını tar u mar etmeye devam ediyor.
Uzun bir süredir yaşadığımız coğrafyada en temel hak olan yaşam hakkı tehlikeye atılmış, yok sayılmış durumda. Kadınlar olarak milliyetçilik, ailecilik, dincilik kıskacında erkek-devlet şiddeti ile her gün öldürülüyor, bu iktidar aklına kurban edilmek isteniyoruz.
Emeğimiz, geleceğimiz, kültürümüz, doğamız saldırı altında. Fikrimiz, düşüncemiz, duygumuz, bedenimiz saldırı altında. Adeta top yekûn saldıran, devletin bütün aygıtlarını toplumsal yaşamı bitirmek için kullanan bu aklın saldırılarını son süreçte daha da arttırdığını görüyoruz.
Bu coğrafyada son 3 günde 10 kadın arkadaşımız katledildi. İzmir’de Fatma Kahraman ve Gülsüm Mertoğlu, Adana’da Şükran Eba ve Leyla Erat, Balıkesir’de Maizer Gökyıldız, Konya’da Ümmü Döğer, Amed’de Hilal Kar, Antalya’da Ayten Çağıran, Antep’te Fatma Mercandağı, Colemerg’te Kübra Gültekin erkekler tarafından katledildi. Katledilen arkadaşlarımızın hepsi en yakınları tarafından eşleri ya da boşandıkları eski eşleri tarafından öldürüldü. Kadın kırımının çoktan ayyuka çıktığı Türkiye ve Kürdistan’da erkek şiddetinin bilinçli olarak kışkırtıldığını biliyoruz. Kadın mücadelesine duyulan korkuyla şiddetin körüklendiğini biliyoruz. Uygulanmayan yasalar, cinsiyet eşitliği için atılmayan adımlar, şiddeti teşvik eden söylemler, kadın kazanımlarına, kadın hareketlerine ve aktivistlere yönelik saldırılar şiddeti onaylamaktır, teşviktir.
Çok yönlü saldırıların söz konusu olduğu bu süreçte, Xana Axpar ve Şemrex’te ortaya çıkan yangın felaketinde 15 insanımızın göz göre göre yaşamını kaybetmesi, hayvanların yaşamını kaybetmesi, tarlalarda ekilen ürünlerin yok edilmesi de bilinçli bir saldırı furyasının sonucudur. Kürdistan’ı geleceksiz-ekonomisiz bırakmak isteyen, halkı göçe zorlayarak insansızlaştırmaya çalışan bir aklın ürünüdür. En başından beri bölge halkının söylediği gibi DEDAŞ yüzünden çıktığı belli olan, savcılık raporu ile ispatlanan bir olaydan halkı sorumlu tutmak, “siz yaktınız” demek toplum düşmanlığıdır, Kürt düşmanlığıdır. Bu sömürgeci akla karşı bunun bilinçli bir politika olduğunu, halkımızla beraber bu süreci atlatacağımızı ve sorumlular hesap verene kadar mücadelemize devam edeceğimizi bir kez daha dile getiriyoruz.
Bu saldırgan akıl, aynı zamanda Kürdistan’ın toplumsal yapısını yozlaştırmaya çalışarak, kontra faaliyetlerine desteklerini arttırmaktadır. Bazı mekanlara polis ve bekçi gözetiminde yapılan baskınların halkı korkutmak ve sindirmek, halkın zihninde cinayetle özdeşleşmiş yapıları hortlatmak için organizeli bir şekilde hayata geçirildiğini biliyoruz. Erkek egemen sistem tarafından bilinçli olarak desteklenen kontraların tarihsel belleğimizdeki yeri bellidir…Hizbu-kontra grupların toplumsal değerlerimize, kadın mücadelemize karşı saldırılarını tanıyoruz. Bu saldırıların, kadınların varlığını, yaşamını yok etmeye çalışan bir zihnin ürünü olduğunu da biliyoruz. Dün olduğu gibi bugün de en temel hedefleri kadınlar olan bu akla karşı biz kadınlar bir kez daha tarihsel mücadelemizi hatırlatıyoruz; sizden öncekiler yenildiler, siz de yenileceksiniz!
Bütün bu saldırıların kadın aklına, kadın yaşamına karşı bilinçli olarak organize edildiği bu süreçte iktidarın rolü gün gibi önümüzde duruyor. İktidar güvenlik güçlerini, kadınları/toplumu korumak yerine, hizbu-kontrayı korumak için görevlendiriyor.
Bizleri kadınsız bir yaşama alıştırmak isteyen zihniyeti reddediyoruz. Bizleri bir karanlığa sürüklemek isteyen erkek egemen sistemi ve onun sürdürücüsü olan aklı reddediyoruz. Kadın aklının, hayatının öldürülerek yaratılmak istenen gerici toplum kurallarını reddediyoruz.
Erkek-devlet şiddeti her yerde doğamızı, emeğimizi, kimliğimizi, cinsimizi hedef alsa da bizleri susturmaya çalışarak özel savaş politikaları ile yaşamı öldürmek istese de biz Kürt kadınlar nerede olursak olalım bu tar u mar zihniyete karşı mücadele edeceğimizi bir kez daha dile getiriyoruz. Her yerden üstümüze salınan bu şiddet furyasına karşı Jin Jiyan Azadî felsefesi ile direnmeye, özgür-eşit-demokratik bir yaşamı inşa etmek için bütün kadınlarla beraber yol yürümeye, mücadele etmeye devam edeceğiz.
Tevgera Jinên Azad (TJA)