Afgan Kadınların Özgürlük Mücadelesini Selamlıyoruz!

 

Coğrafyalar değişse de erkek egemen rejimlerin kadın özgürlük düşmanı politikaları değişmiyor. Buna karşın erkek egemen rejimlere karşı kadınların da özgürlüğe, eşitliğe ve mücadeleye olan derin bağlılıkları ve kararlılığı sınırları aşarak daha da yükseliyor.

Bugün Afganistan’da fiili Taliban iktidarının resmileşmesinin üzerinden tam 3 yıl geçti. Afgan kadınlar ve kız çocukları on yıllardır erkek egemen ulus devletlerin doğrudan müdahalesiyle yoksullaştırıldı; savaşla, sistematik şiddetle, açlık ve kapatma ile karşı karşıya bırakıldı. Taliban rejiminin 90’lı yıllardan itibaren fiilen yürüttüğü kadın özgürlük düşmanı rejim, şeriatın ilanı ile daha da kurumsallaştı. Ve ilk hedefi elbette toplumsal özgürlüğün ve örgütlülüğün öncülüğünü yapacak olan kadınlar, kız çocukları oldu.

Afganistan’da yıllarca kadınlar başta olmak üzere bir bütün olarak halka karşı savaş yürüten Taliban rejimi; kadınları burkaya hapsetti; kız çocuklarının eğitim alma, kadınlarınsa siyasete katılma ile sağlık hizmetine erişim hakkını engelledi; kamusal alanı yasakladı. Kadınlar, şeriata uygun davranmadığı için recmedilirken, okula gitmek isteyen kız çocukları kezzapla yakıldı;  erkek egemen güçler ise seyretmekle kalmayıp bu karanlık rejimi adeta besledi.

Rejimin düşman hukuku devam ederken bugün Afgan kadınlar, kendilerine dayatılan bu karanlığa itiraz ederek sadece haklarını savunmakla kalmıyor; köktendinciliğe, işgale, savaşa ve rejimi besleyen erkek egemen ulus devletlere karşı da mücadele veriyor, sokak sokak, mahalle mahalle direniş ve özgürlüklerini haykırıyorlar.

En temel haklarımızı görmezden gelerek gasp eden ve bizleri inşa ettikleri kafeslere hapsetmek isteyen erkek egemen ulus devletlerin beslediği karanlık rejimlere verilecek en iyi yanıt elbette ki; cesareti, direnişi ve kadın bilincini kuşanmaktır. Biliyoruz ki kadınların dokunmadığı, sesinin ulaşmadığı hiçbir mücadele yol alamaz, devrimle sonuçlanamaz.

Clara Zetkin’den Meena Keshwar Kamal’e; Sara’lardan Arin Mîrxan’a; Hevrîn Xelef’ten Evîn Goyî’ye direniş mirasını devraldığımız devrimci kadınlara karşı en temel sorumluluğumuz örgütlülüğümüzü büyütmek ve Afganistan’dan Kürdistan’a yayılan kadın mücadele ruhunu yükseltmektir.

Bizler TJA olarak iradesi gasp edilmek istenen Afganistanlı kadınların 40 yılı aşkın süredir yürüttüğü özgürlük mücadelesini savunuyor, sahipleniyor ve aynı kökten beslendiğimizin bilinmesini istiyoruz. Ulus devlet faşizminin dayattığı sınırlara rağmen sesimizin ulaştığı, nefesimizin yettiği her yerde yan yana olmaya, birlikte “Jin, Jiyan, Azadî” demeye devam edeceğiz.

You may also like...