KADINLARIN BARIŞ MÜCADELESİ MUTLAK ÖZGÜRLÜK İÇİNDİR

 

Ortadoğu’nun dört bir yanında, ulus devletler, uluslararası ortaklarıyla birlikte tahakküm ve
hiyerarşilerini güçlendirmek uğruna cinsiyetçilik, dincilik ve milliyetçilik ideolojilerine sarılmışlardır.
Kültürel soykırım, kadın kırımı ve ekokırım savaşları sürdürülürken bizlerin talebi ve mücadelesi dün
olduğu gibi bugün de nettir. Mutlak özgürlük için direnmeye devam ediyoruz, edeceğiz.

Kadınlar öncülüğünde yürüttüğümüz mücadele; kadınlar, halklar, inançlar, gençler ve tüm diğer
kesimlere uygulanan tecridin kırılması ve toplumsal özgürlüğün inşa edilmesi mücadelesidir. Kapitalist
modernitenin devrevi olarak yarattığı, şiddeti bir sermaye olarak örgütlediği, ulus devlet rejimleriyle
yürütülen savaşlar, yeni krizler yaratarak halklara ve kadınlara karşı insanlık suçu işlemeye devam
etmektedir. 7 Ekim 2023’ten beri Filistin’de devam eden soykırım, 2011 yılından beri Suriye’de devam
eden iç savaş, yine Ukrayna’da süre gelen savaşların tümü en çok halklara zarar vermiştir.

KADIN ÖZGÜRLEŞMEDEN, TOPLUM ÖZGÜRLEŞEMEZ!

Yaşanan savaşlar karşısında çözümün demokratik ulus olduğuna inanmakta ve bunun mücadelesini
politik olarak vermekteyiz. Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez tespiti, demokratik ulusun özgür
kadın kimliğinin inşasını esas alan, kadınlar için demokratik ve eşit bir yaşam kurulmasını asıl mücadele
gerekçesi olarak gören yegâne yaklaşımdır. Bu anlamda Kürt kadınlar olarak verdiğimiz mücadele ve
kurduğumuz ittifaklar, çözümü örgütleyen en önemli pratiklerdendir. Bitmeyen, sürekli büyüyen,
toplumsallaşan direniş gücümüz; özgür eş yaşam, eşbaşkanlık, özgün özerk örgütlenme gibi kazanımlar
yaratmıştır.

Bitmeyen savaşlar ve muğlak bırakılan statüler bugüne kadar kalıcı bir çözüm açığa çıkarmamış, sürekli
buhran hali kader olarak kabullendirilmeye çalışılmıştır. Ülkemizde de son yıllarda Kürdistan’da
yürütülen özel savaş politikaları elbette yıllardır yürütülen savaşlardan bağımsız değildir. Sürekli ve
sistematik biçimde yeniden üretilen şiddet; cinsiyet, ekoloji, ekonomi gibi birçok alanda toplumsal
sorunları ayyuka çıkarmaktadır. Çünkü faşizmin vücut bulduğu erkek egemen sistem, tarih boyunca
kendini kadın karşıtı politikalar ve kadın kırımıyla sürdürmüştür.

TÜM FARKLILIKLARIMIZLA BİRLİKTE, TARİHSEL SORUMLULUĞUMUZUN
BİLİNCİYLE ONURLU BİR BARIŞI ÖRGÜTLÜYORUZ!

Kürt kadınlar, ortak mücadele yürüttüğü diğer kadınlarla, bulundukları her yeri eylem alanına
dönüştürerek bir yandan neoliberal politikaların makbul kadınlık kıskancını kırmaya diğer yandan molla
rejimlerinin kadın bedenine, düşüncesine ve anlam dünyasına dönük saldırılarını boşa çıkarmaya devam
ediyorlar. Jin Jiyan Azadî felsefesinin dayandığı özgür yaşamı örgütleyerek yoluna, yürüyüşüne devam
eden ve bu yürüyüşü kadın devrimine dönüştüren Rojava’nın, ulus devletlerce yeniden hedef haline
getirilmesine, islami cihadist , şeriatçı , kadınları köleleştiren örgütler eliyle Suriye ve Rojava’daki
kadınların yeniden kırımdan geçirilme tehdidine bir an olsun sessiz kalmamak, Rojava’daki kazanımları
enternasyonal kadın kazanımları olarak korumak bütün kadın özgürlük mücadelelerinin tarihsel
sorumluluğudur.

Kadınlar olarak ülkemizde son süreçte geliştirilen çözüme yönelik söylem ve çağrıları önemli
bulduğumuzu belirtiyor, gerekli adımların atılmasını hem Ortadoğu hem de ülkemizin geleceği açısından
önemsiyoruz. Türk-Kürt ilişkilerini tarihsel gerçekliği üzerinden yeniden güçlendirebileceğimize
inanıyoruz. Bu bağlamda, mevcut iktidarın da çözümün adresini İmralı olarak kabullendiği yerden,Kürt
Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın “koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden
hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim. ”beyanını önemli buluyoruz.
iktidarı hem iç hukuğu hem de uluslararası hukuğu uygulamaya çağırıyor, onurlu barışın ve özgürlüğün
tesisi açısından sorumluluk almaya davet ediyoruz.

Her birimiz farklı etnik kimlikleri taşısak da farklı coğrafyalarda yaşasak da kadınlar olarak patriyarkanın
yarattığı bu cinsiyetçi, ırkçı, dinci, pozitivist sistemin içindeyiz. Sadece bu gerçekliğe dair
farkındalığımız bile hepimizi yıllardır ortak bir mücadele zemininde buluşturdu. Patriyarka ve
kapitalizmin bu sömürü sistemine dair ortaklığı karşısında kadınlar olarak örgütlediğimiz sistematik ve
istikrarlı başkaldırı, “kadın devriminin” hikayesini yaratmış ve kadınların barışın tesisinde temel aktör
olduğu gerçeğini de ortaya koymuştur. Bugün, yıllardır ortak mücadele yürüttüğümüz bütün kadın
yoldaşlarımızı ve ittifaklarımızı, daha önceden de olduğu gibi Kürt kadınların onurlu barışa dair
yükselttiği sese güç vermeye çağırıyoruz.

Onurlu barışın tesisi için aynı amaçla birlikte mücadele ettiğimiz sivil toplumun tamamını üçüncü güç
olarak bu süreci sahiplenmeye, kendi misyonuna dair farkındalıkla barış talebini güçlendirmeye davet
ediyoruz.

16 Ocak’ta başlayan Özgürlük ve Çözüm Yürüyüşü ’nü önemli buluyor, 15 Aralık ‘ta İstanbul’da sanatçı
ve aydınların yaptıkları çağrıyı bugün buradan yükselttiğimiz sesle yineliyoruz.
Sayın Abdullah Öcalan , Türkiye ve Kürdistan toplumu üzerindeki tecridi kıracak yegâne güç olduğunu
bilerek ortak duygu, inanç ve iddiayı taşıyan Türkiye ve Kürdistan’daki bütün kadınları bulundukları
yerden bu yürüyüşe katılmaya, onurlu barış için özgürlük ve çözümde ısrarcı olmaya, sorumluluk
almaya çağırıyoruz.

Ortadoğu’da ve ülkemizde barışın her zamankinden daha fazla yaşamsal ve ivedi bir ihtiyaç olduğunu
ifade etmek için kadınlar olarak sesimizi yükseltiyoruz. Özellikle kadın, çocuk ve tüm ötekiler için
sözümüzle onurlu barış ve özgürlük çağrımıza tüm kadınları davet ediyoruz.

JIN JÎYAN AZADÎ

You may also like...