Mitolojide kadınları gözeten ve yaşamlarını düzenleyen biri olarak bilinen Hera, cesaret denilince akla gelen ilk tanrıça olarak kabul edilir.
Homeros destanlarında “inek gözlü”, “ak kollu” ya da “altın tahtlı” olarak nitelendirilen Hera (ya da Here), tipik bir Grek tanrıçasıdır. Mitolojide anneliğin ve doğumun koruyucusu, evlilik tanrıçası olarak bilinen Hera, her şeyden önce kadınları gözetir ve onların hayatını düzenler. Hera, dolgun vücutlu, gür saçlı güzel bir kadın olarak tasvir edilir. Kutsal hayvanları tavus kuşu ve inek, kutsal yemişi ise nar ve bitkisi de zambak olan Hera’nın hikayesine kulak verelim.
Hera, Kronos ve Rhea’nın kızı, Zeus ile diğer Olymposlu tanrıların kardeşi olarak bilinir. Samos Adası’nda bir diğer görüşle Argos’da dünyaya gelen Hera’yı babası Kronos yutar ve sonra da kusar. Zeus babası Kronos ile savaşıp onu yendikten sonra kardeşlerini kurtarır ve kendi egemenliğini ilan eder. Sonrasında ise Zeus Hera ile evlenir.
Tecavüz ve zorla evlendirilme
Efsaneye göre, tanrıların babası Zeus, Hera’yı Girit sınırları içerisindeki Knossos’da ya da bazılarının söylediği gibi Argolis’teki Thornax Dağı’nda bulur. Zeus bir kış günü soğuktan titreyen bir savuş kuşu (bazı yerlerde guguk kuşu olarak geçer) görünümünde olan Hera’nın yanına gider. Kuşa acıyan tanrıça onu alıp göğsüne bastırır. Zeus, bu esnada kendi suretine geri döner ve Hera’ya tecavüz ederek, kendisiyle evlenmeye mecbur eder. Bu iki büyük tanrının evliliğine Hieros Gamos (kutsal evlilik) adı verilir. Evlilikleri, yeryüzündeki bolluğun ve verimliliğin simgesidir. Efsaneye göre, Hera ve Zeus’un düğünü Batı Kızları’nın (Hesperides) bahçesinde olur ve bahçeden gelen altın elmaları ise Gaia, Hera’ya düğün hediyesi olarak verir. Here da Okyanus kıyılarında bulunduğu sırada elmaları kendi eliyle Batı Kızları’nın bahçesine eker.
Güzelliğini kullanmaz
Düğünün ardından Hera, Olympos tanrılarının kraliçesi olarak kabul edilir. Bu iki tanrının Ares (savaş tanrısı), Hebe (gençlik ve sağlık tanrısı), Elleithyia (doğum tanrıçası) ve Hephaistos (demircilik tanrısı) isimli çocukları olur. Zeus ile Olympos’a yerleşen tanrıça Zeus’un saltanatını paylaşır. Hesiodas’a göre, Zeus’un tanrıçalar arasında son evlendiği ise Hera’dır. Hera, en güzel tanrıçalardan biri olduğu halde bunu hiçbir zaman kullanmaz. Hera, kendisine aşık olan erkekleri hep reddeder,
Cesaretin simgesi
Cesaret denilince akla ilk gelen tanrıça olarak gösterilen Hera, mevsimlerden baharla da ilişkilendirilir. Tavus Kuşu, zambak, inek, nar v akrep ile sembolize edilir. Tarihte önemli bir yeri olan ve hemen herkesin hafızasında yer eden Truva Savaşı’nın kıvılcımları atılır. Derken Hera’nın zorunda bırakıldığı bu evlilik süresinde Zeus’tan intikamını alacağı gün de yaklaşır.
Hera’nın öfkesi
Olympos’a dikilen Hera, kardeşi Poseidon’un Yunan kuvvetlerini toparlamak için denizin gücünü işe koştuğunu gördü ve çok sevindi. Ama aynı zamanda da Zeus’un Truva yakınındaki İda Dağı’nda nefret dolu düşüncelerle oturmuş, kibirle gülümsediğini ve kumpas kurduğunu görür. Bir keresinde, kendini ayaklarına taşlar bağlayarak gökyüzüne asmış ve onun gazabına uğramaktan, büyük kudretinin hışmını çekmekten korkarak yardım edemeyen diğer tanrıların dehşet dolu bakışlarına gülmüş olan Zeus işte buradaydı. Hera, her işe burnunu sokmaktan hiç vazgeçmeyen, kabadayılığı huy edinmiş Zeus’a karşı öfkelidir. Ama kişisel tiksintisini bir yana bırakarak o da kendi kumpasını kurar.
İntikam hazırlığı
Hera, hazırlığını yapar ve Afrodit’i yanına çağırır ve ondan ölümsüz tanrıları bile dize getirebilecek bir büyü ister. Afrodit de aşk, arzu ve gönül çelme için em güçlü büyülerle bezeli bir kuşağı Hera’ya verir. Hera da kuşağı göğsüne yerleştirir. Sonrasında ise soluğu Ölüm’ün kardeşi Uyku’nun yanında alır. Zeus’un yanına gittiğinde Hera şunu söyler; “Ben onunla yatınca Zeus’un gözlerini uykuyla kapatmasını istiyorum. Buna karşılık ben de sana som altından bir taht vereceğim.” Uyku, bunun çok tehlikeli olduğunu söyleyerek ikna olmaz. Buna karşılık öfkelense de yumuşak bir ses tonuyla sözlerine devam eden Hera, Uyku’ya, “Evet Zeus’un oğlu Herakles’in tekerine çomak soktum. Zeus da öfkelenip beni ve başka çocuklarını cezalandırdı. Am Truvalılar konusunda kesinlikle o kadar öfkelenmez. İstediğimi yap, sevgili uyku, sana yalnızca bir taht vermekle kalmaz, Pasithea adlı genç Harites’e kavuşmanı da sağlarım” der.
‘Seni buraya getiren nedir?’
Hera’nın bu teklifini kabul eden Uyku, bir çırpıda İda Dağı’na uçar, uzun bir ağacın yaprakları arasına tüne. Uyku’dan büyü sözü alan Hera, Zeus’un yanına gider. Hera’yı gören Zeus, “Seni buraya getiren nedir, çok sevgili Hera? Hem böyle telaş içinde, böyle güzellikle nereye gidiyorsun” diye sorar. Aile arasında bir tartışma yaşandığını ve bunu çözmek için yola çıktığını söyleyen Hera, “Böyle kalkıp gideceğime kızacağından korkarak sana haber vermeye geldim” der. Zeus ise hiç gecikmeden gidebileceğini belirtir ancak önce koşulunu ekler: “Ama önce yatağa gidelim. Hiçbir tanrıçanın, perinin ya da kadının aşkı, bugün sizi görünce kalbimi dolduran aşk kadar güçlü olmadı.”
Zeus derin uykuya dalar
Zeus sözlerine şöyle devam eder: “Asla kimseyi böylesine sevmedim, İksion’un karısını tutkuyla arzulayıp Peirithoos’a gebe bıraktığımda bile, Danae’ye aşık olup oğlum Perseus’u dünyaya getirmesini sağladığımda bile. Hatta Leda’nın kollarında yattığım zaman, hatta gerçekten bizzat seni sevdiğimde bile; hayır, tam şu anda beni tutsak eden arzu kadar tatlı bir arzu asla duymadım.” Bu sözler karşısında Hera, öfkelenirken, Zeus, çok geçmeden gücü tükenmiş bir halde yerde hareketsiz kalır ve uykuya dalar. Bu sırada Hera, Uyku’ya işareti verir. Ve Uyku Yunan gemilere gider. Poseidon’u arayıp bulur ve Truvalılara saldırması için eşsiz bir zaman olduğunu, çünkü Zeus’un geçici olarak uyuttuğunu söyler.
Zeus’un daldığı bu derin uyku, onun pek bir değer verdiği otoritesini sarsarken, mitolojide Hera ise ‘kıskanç, geçimsiz’ bir kadın olarak tasvir edilir.