Komplaya verilecek en tarihi yanıt Rojava’da vücut bulan paradigmayı sahiplenmektir
Komploya verilecek en tarihi yanıtın PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bölge ve dünya halklarına armağan ettiği “Demokratik Modernite-Demokratik Ulus Paradigması” olduğuna dikkat çeken TJA, bu paradigamanın vücut bulduğu direniş ruhunun ve Rojava kadın devriminin savunulmasının ise en önemli cevaplardan olacağının altını çizdi.
Tevgera Jinên Azad (TJA), PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim 1998’de başlayan ve 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye teslim edilmesiyle devam eden uluslararası komploya ilişkin yazılı açıklama yayınladı. TJA yayınladığı açıklamada, tarih boyunca iktidarların varlıklarını sürdürme, baskı politikalarını hayata geçirmek için başvurduğu yöntemlerin başında komplonun geldiğine dikkat çekerek, bu komplo uygulamasının yüzyıllardır Kürt ve Ortadoğu halklarına karşı iktidarlar tarafından kullanıldığının altını çizdi.
‘Komplo devletler arası konsept ve proje olarak gelişmiştir’
Türk devletinin, tarihsel süreç boyunca Kürt inkar ve imhasına yönelik geliştirdiği yöntemlerin başında komplonun geldiğini kaydeden TJA, 1925’de Şêx Seîd ,1930 Ağrı ,1937 Dersim ve daha yüzlerce komplonun söz konusu olduğunu belirtti. TJA, “20’nci yüzyılda büyüyen Ortadoğu halk direnişlerinin öncüsü olan Kürt halkının özgürlük mücadelesine karşı,mücadeleyi bitirme, Ortadoğu’da savaş ve soykırımları derinleştirme amacıyla 15 Şubat 1999’da Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’a karşı uluslararası komplo gerçekleştirilmiştir.15 Şubat devletler arası komplonun bir NATO gladio planı olarak Ortadoğu’ya müdahalesinin başlangıcı olduğu ve Kürt halkının özgürlük mücadelesinin tasfiyesinin hedeflendiği derinleşen savaşlar,halkların maruz kaldığı soykırım kıskacında açığa çıkmaktadır.Komplo devletler arası konsept ve proje olarak gelişmiş ve yıllar içinde çeşitli aşamalar şeklinde sürekli devrede tutularak sürdürülmüştür” dedi.
Abdullah Öcalan’ın yaşadığı ağır tecrit koşullarına rağmen Kürt sorunun barışçıl ve demokratik siyaset temelinde çözüm arayışlarından asla vazgeçmediğine vurgu yapan TJA, Abdullah Öcalan’ın çözüm anlayışını ortaya koyarken barışın onurlu olmasını, devletin demokratik iradeyi tanımasını ve özgür siyasetle işletilmesini yine yerel çözümün evrensel çözümü kapsaması gerektiğini ortaya koyduğunu belirtti.
TJA açıklamanın devamında şunları belirtti:
“Demokratik siyasal çözümün öncü gücü olarak da özgür kadın sistemini belirlemiş bu sistemin etrafında inşa edilecek ahlaki ve politik toplumla demokratik siyasetin yapılabilineceğini dile getirmiştir. Toplumların özgürlüğünün kadınların özgürlüğünden geçtiğini belirtmiş, geliştirdiği demokratik konfederal sistemin ana mekanizmasına özgür kadını koymuştur. Kürt halkına ve diğer halklarla yine her görüşmesinde mutlaka ele aldığı kadın özgürlük güçlerine bu temelde rol ve değer yüklemiştir. 15 Şubat 1999’da Kürt halkının özgürlük mücadelesini ve onun şahsında dünya ezilen halklarının devrimci umutlarını tasfiye etmeye çalışan zihniyet, bugün tüm tasfiye, tecrit ve siyasal soykırım politikalarına inat büyüyen Türkiye, Ortadoğu, dünya devrimsel yürüyüşünü aynı kararlılıkla bitirmek istemektedir.
Komplo Sayın Öcalan şahsında tüm halklara dönük gerçekleştirilmiştir
Dolayısıyla komplo lanetine verilecek en tarihi yanıt da Sayın Öcalan’ın bölge ve dünya halklarına armağan ettiği Demokratik Modernite-Demokratik Ulus paradigmasının vücut bulduğu direniş ruhu ve Rojava kadın devriminin savunulmasıdır. Faşist- gerici AKP-MHP ittifakına karşı, halkların demokratik ittifakını kurarak, birlik ve beraberlik ruhuyla mücadeleyi yükseltmelidir. 15 Şubat uluslararası komplonun artçı komplolarına karşı direnmenin ve bütün demokratik kazanımlarımızı koruyup geliştirmenin başka da yolu yoktur. Çok iyi bilmekte ve inanmaktayız ki, 15 Şubat uluslararası komplo, Kürt halkına ve tüm demokrasi savunucularına karşı Sayın Öcalan’ın şahsında gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla Sayın Öcalan özgür olmadan komplonun gerçek manada boşa çıkartıldığını düşünmek mümkün değildir. Sayın Öcalan’ın özgür olması ve özgür koşullarda önderlik yapması, Kürt halkının ve demokratik güçlerin özgürlüğü ile eş anlamlı olup vazgeçilmez ve ertelenmez mücadele nedenimizdir. Barışın da çözümün de anahtarı budur.
Tüm kesimleri mücadeleye davet ediyoruz
2018 Kasım’ından itibaren Leyla Güven öncülüğünde başlatılan ağır tecride karşı ‘Tecridi kıralım faşizmi parçalayalım’ şiarıyla başlayan akabinde binlerce kişinin dahil olduğu ve şahadetlerin gerçekleştiği açlık grevleri direnişleriyle uygulanan ağır tecrit zinciri kırılmıştır. Ancak savaşla kendini ayakta tutan AKP-MHP faşist koalisyonu tekrar ağır tecrit politikasını devreye koymuştur. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit toplumun ve kadının özgürlük, hak arayışı, mücadele ve örgütlülüğünün, demokrasinin engellenmesidir. Bu bağlamda Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridi kırmak başta kadınlar ve Kürt halkı olmak üzere tüm Ortadoğu halklarına barış ve birlikte özgür yaşam umudunun önündeki engellerden birini kırmak olacaktır. Başta kadınlar olmak üzere tüm demokratik güçleri tecridin kırılması ve Kürt halk önderinin özgürlüğü için ortak mücadeleye davet ediyoruz.”
JİNNEWS